Jane Maryam
Bazı şarkılar
vardır ki, dinlemekten öte yaşarsınız. Göğsünüzü binbir düşünce doldurur, bazen
geçmişi düşünüp hüzünlenirsiniz, bazen de sevdiklerinizi düşünüp mutlu
olursunuz. Benim için tam olarak böyle bir şarkı Jane Maryam.
Nazenine Maryam olarak da bilinen Farsça şarkı kimilerine göre aşk,
kimilerine göre bir ayrılık şarkısı. Hikaye şudur ki, ertesi gün idam edilecek
bir subay, yanında uyuyan kızı için bu şarkıyı yazmıştır. Şarkının sözleri şu
şekilde;
Kırmızı ve beyaz çiçeğim, ne zaman geliyorsun?
Küçük taç yaprağım, ne zaman geliyorsun?
Dedin ki çiçekler açtığında geleceğim
Dünyanın bütün çiçekleri açtı, ne zaman geliyorsun?
Meryem’im, aç gözlerini, söyle ismimi
Şafak vakti ve güneş doğdu
Tarlaya gitme zamanı geldi
Ah tatlı Meryem
Meryem’im, aç gözlerini, söyle ismimi
Çık evden, yola koyul
Omuz omuza, eski günlerdeki gibi
Ah güzel Meryem
Yine sabah oldu ve ben hala uyanığım
Keşke uyuyabilsem ve seni görsem rüyamda
Hüzün tomurcukları büyüdü kalbimde
Yürek nasıl baş eder bu acıyla
Ah tatlı Meryem
Şimdi hasat zamanı, gel, beni terk etme, sen
benimsin
Çalışmaya gidelim, buğday biçmeye
Şimdi biçme zamanı, gel, beni terk etme, sen benimsin
Çalışmaya gidelim, gel, gel güzel Meryem, tatlı
Meryem
Sözlerini hiç anlamadığı bir şarkıyı dinlerken nasıl böyle yüklü bir hisse kapılır insan bilemiyorum. Şarkıyı
hikayesi ve Türkçe sözleriyle beraber dinleyince, içinizde, bazı şeyleri
değiştiremeyeceğinin pişmanlığı, geçmiş güzel günlere dönme isteği ve sevdiklerinden
ayrılmanın vermiş olduğu üzüntüyle beraber bir burukluk oluşuyor.
Bu geceden sonra
hayata gözlerini kapayacak birinin geride bırakacağı küçük Meryem’ i düşünüyorsunuz.
Elinden hiçbir şey gelmemesini, sadece yanı başında oturup hatıralarda kalan
güzel zamanları tekrar yaşama arzusunu hissediyorsunuz. Şarkı bittikçe başa
sarıyorsunuz, kaç defa dinlediğinizin farkında değilsiniz. Bu şarkının
yarattığı küçük dünyada Meryem’ in yanı başında bekliyorsunuz, saçını okşayıp yaşanamayacak
ilerdeki güzel günlere üzülüyorsunuz. Bu zamansız ayrılığa isyan ediyorsunuz
ama kaderi değiştiremiyorsunuz, geride sadece gözyaşlarınız kalıyor.
Şarkıdan bu kadar
etkilenmemin bir sebebi de Sara Naeini.
Pürüzsüz sesiyle size o kadar iyi dokunuyor ki şarkıyı bu denli
yaşayabiliyorsunuz. Ayrıca ünlü Rus piyanist Evgeny Grinko ve İranlı keman
sanatçısı Farid Farjad da bu şarkıya yeniden hayat verenlerden. Dinlemek
isteyenler için linki aşağı bırakıyorum.
İyi dinlemeler,
umarım siz de seveceksiniz.
heey bunun için de tişkir :)
YanıtlaSilRica ederim :)
SilBu şarkıyı dinlerken çok özel olduğunu hissediyordum zaten.Bu yazıyı okuduktan sonra daha anlamlı gelmeye başladı.Teşekkürler.
YanıtlaSilBenim de içimde bir şeylere temas edebilen ender şarkılardan. Güzel yorumunuz beni çok mutlu etti, teşekkürler
SilÇok derin duygular uyandıran bir besteydi,Hikâyesini aktardiginiz için teşekkür ederim ☺️
YanıtlaSil