Work and Village
Orda bir köy var
uzakta. Gitmesek de görmesek de… Hoop! dur dur bu şarkı bize uygun değil. Şehir
merkezine gayet yakın, hatta artık mahalle olarak nitelendirilen ve sürekli
gittiğimiz bir köyümüz var. Apartmanda
sıkışmış ruhlarımızı özgürleştirmek için birebir.
Şehirden, trafikten, işten, gürültüden bunaldığınız zaman, kaçamak yapmak için ideal bir yer burası. Bu hafta sonumu da köyde
geçirdim ve bu güzel anlarımdan, kendi çektiğim fotoğraflarla, size eğlenceli
bir yazı hazırlamak istedim.
Küçük ama
giderek büyüyen, merkezinde tek minareli camisi ve kahvesi olan, herkesin
birbirine selam verdiği bir köy. Çok klasik oldu değil mi?, ama cidden öyle. Annem ve
babam da aynı köyde doğmuşlar. Birbirlerini düğünlerde görüp, aşık olup
mektuplaşmışlar ve mutlu son. Sonuç olarak tek bir köyümüz var. Bir de ufak
bahçemiz.
Emekliye ayrılan
babam için burası cennet adeta. Birkaç senedir hayatının vazgeçilmezi haline
geldi. Biz de düzenli olarak giderek bu
huzuru yaşıyoruz. Sabah uyandığınızda
ilk duyduğunuz ses guguk kuşlarıysa, bundan daha ne huzurlu olabilir yahu?
Bugünlerde
çoğunluğun unuttuğu eski adetleri, burada yapmaya çalışıyoruz. Yaz ayları, hep
kışa hazırlık olarak geçer. Kışlık tarhana,
erişte, salça hazırlarız hep beraber. Hep
beraber diyorum çünkü bunu cümbür cemaat yaparız. O kadın işi, bu erkek işi
diye de ayırmayız. Mesela ben iyi hamur açamasam da ince
ince erişte kesmekte üzerime yoktur :)
Bahçeyle
uğraşmak yorucu olsa da vazgeçilmez adeta. Birikmiş tüm sinir stres orada
gidiyor. Yaza girmeden, fasulye, biber, domates, salatalık, mısır, kabak
ekmiştik. Düzenli sulama, gübreleme ve ot yolma gibi uğraşları çektikten sonra
mahsulleri toplama zamanı geldi artık.
Bu hafta sonu da
görevimiz buydu. Aldık elimize leğenleri, herkes bir karığın başına geçti.
Benim yardımcım da 6 yaşındaki yeğenimdi. Mickey Mouse ’lu hırkasıyla bana
leğeni tuttu ve Despacito söylerek
sona doğru ilerledik. Bir leğen barbunya topladık beraber. Arada, “böcek var!”
diye korkutup, kaçmasına neden olsam da o benim en iyi yardımcım :) Bu da onun için yapılmış mini salıncak, çok özeniyorum çok...
Bu sırada hava bir kapattı ama görmeniz gerek. Üstüne bi de yağmur. Maaile verandanın altında bekledik. Yağmur dinip, bahçeye geri döndüğümüzde ise salyangozlar “Mekanın sahibi geri geldi” diyerek ortaya çıkmışlardı. Kesinlikle çok sevimli canlılar.
Vakit ilerledikçe
bahçedeki olgunlaşmış tüm sebzeler dikkatlice toplandı. Toplamak tek iş değil
tabi ki, onları kış için hazırlamakta sıra.
Biberlerin kurutulması
için hazırlanmaları gerekiyordu. İğne ve iplikle bir güzel sıraya dizdi annem onları.
Ardından açıklık bir alana asılarak, kuruyana kadar kızgın güneşe emanet
edildiler. Barbunyalar da özenle kabuklarında ayıklanarak, poşetlenip kış için buzdolabına konuldu.
Bir de
tavuklarımızdan bahsedeyim size. İkinci uğraşımız da onlar. Yaklaşık 30 taneler
ve düzenli yumurtluyorlar. Akşam üstü oturup, onları izlemek çok eğlenceli. Organik köy yumurtası isteyenlere duyurulur ;)
İnsan şehirden
sıkıldıkça kendini köye atmak istiyor. Etrafı binalarla çevrilmemiş bir bahçe,
çıplak ayak basabileceği bir toprak ve temiz havasıyla herkesin ihtiyacı bana
göre. Hala bir köyümüz olduğu için şanslı hissediyorum.
Hangi köy burası ama yazmamışsın. Yazıyı severek okudum çünkü köy hayatını çok severim. Özellikle kış hazırlığına bayılırım. Köyde iş hiç bitmez, sıkılmazsın, çalışırsın, emek verirsin .. çok keyif almışsın sen de anladığım kadarıyla. Erişteler için de eline sağlık 😌
YanıtlaSilBurası Eskişehir Satılmışoğlu köyü. Pek havalı bir ismi yok, tarihi ve turistik de değil ama o köy bizim köyümüzdür :) çok haklısın köyde sürekli iş oluyor ama gün sonunda hep tatlı bir haz alıyorsun. Teşekkür ederim erişte işinde iyiyim 😎
SilVe kendi kendi bahçende yetişen meyve sebze ayrı lezzetlidir. Vay be yıllardır salatalık yemiyoruz , vay ne domatesin kokusuna bak gibi sözler söylenir
YanıtlaSilBu laflar hep aramızda geçer. Dalından salata koparılır, koklanır ve ulan kokusu bile başka denir..
SilBen de 22 yaşında olmama rağmen nedense şehir insanı değilde köy insanı oldum hep. Kendimi bahçede iş yaparken, toprakla iletişim kurarken daha iyi hissediyorum. Yazdıkların, özellikle kış için hazırlanma yaptığınız kısımları okumak çok hoşuma gitti. Çünkü etrafımda gerçekten bu tarz anılar oluşturan, hatıralara sahip hiç tanıdığım yok. En azından bu şekilde okuyabiliyorum :)
YanıtlaSilGiderek azalıyor malesef ama köy işleriyle uğraşmak insanı çok rahatlatıyor. Kesinlikle emekli olunca köye yerleşme kafasındayım
SilOooo ilk resim kalbimden vurdu; çizerim belki... Fotolar harika ya bizimkilerin köyü varmış da dediğin gibi yeni nesil plaza mod:(
YanıtlaSilBiraz toprağa basmak lazım plaza girl :) güzel yorumun için teşekkür ederim :)
SilBlog dünyasına yeni girmiş, yetenekli bir kardeşimizden pazar yazısı kıvamında hoş bir yazı. Fotoğraflar dahilinde çok severek okudum. Elinize sağlık:)
YanıtlaSilZeugma, hevesimi artırıcı bir yorum bu, çok teşekkür ederim :)
Silne güzel anlatmışsın :)
YanıtlaSildoğayla iç içe olmayı seviyorum :)
Teşekkür ederim :) insanı rahatlatıyor ben de çok seviyorum.
SilBugün rüyamda nedense dev gibi, tavuk kafalı insanlar vardı. Onlardan kaçıp duruyordum... Tavuk görünce ürpereceğimi düşünmezdim hiç :D:D:D
YanıtlaSilNeyse resimler çok güzel. Köylerin doğallığı bana çok huzur veriyor...
hahah duyduğum en ilginç rüya olabilir :D
SilÇok nadir güzel rüya görüyorum ben. Genelde aksiyon ya da korku dolu oluyor. Şöyle hatırladığım rüyalarımı yazsam iyi bir seneryo çıkar gibi geliyor bana:D
SilBunlardan bi yazı çıkar belki :))
SilSalyangozlar'ın mekanın sahibi geri döndü diye dönüşleri efsane olmuş.:)Gerçekten keyifli bir yazı bugün bize yollara düşecektik.Biraz evde kalıp kafa dinlemek istiyordum.bu yazı motive etti beni ☆
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Şeyma, senin blogunu da yeni keşfettim, gerçekten harika yazıların var, severek takip edeceğim :)
SilBaktıkça sakinleşiyor insan. Yakınlarda gidilecek bir köyün bulunması büyük şans..:-)
YanıtlaSilSelamlar.
Selamlar, hoşgeldiniz, yorumunuz için çok teşekkürler :) Gerçekten kendimi şanslı hissediyorum ben de.
SilMerhaba iade-i ziyarete geldim:)
YanıtlaSilNe hoş bir köyünüz var ,insana huzur veriyor.Hatta o huzur sizin yazınıza yansımış.Kişlıklar hazırlanmış tarhanalar yapılmış ellerinize sağlık:)
Hoş geldiniz efendim, teşekkür ederim :)
SilHarika bir yazı ve fotolar.. tebrik ediyorum seni :) köy gerçekten emek isteyen ama o emeğin karşılığını da fersah fersah veren bir yer. Topraktan çıkmış mahsülün tadı hiç bir yerde yoktur. Bereketiniz bol olsun. Sevgiler,
YanıtlaSilMomentos çok teşekkürler, köy gerçekten rahatlatıyor
SilGerçekten de şanslısın :)
YanıtlaSilBen de öyle düşünüyorum, yorumunuz için teşekkürler :)
Silne güzel anlatmışsınız bayıldım çok şanslısınız keyfini çıkarın...takipteyim...
YanıtlaSilÇok teşekkürler ben de severek takip ediyorum :)
SilÇok çok teşekkür ederim o zaman size :))
YanıtlaSilOoo dolmuş buralar :) Taha Akkurt show yapıyor .. güzel yazılar, güzel blog ve artan takipçi kitlesi
YanıtlaSilAman efendim utandırıyorsunuz, teşekkür ederim ama bi Edischar değil ;)
SilSalıncak gerçekten çok güzel *-* Böyle kafam karışık olduğunda kendimi bulacağım yerlerden olurdu herhalde bu güzel köyde yaşasaydım. Ayrıca ne tatlı görseller bunlar insanın mekana ışınlanası geliyor :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Gonca :) kesinlikle herkesin ihtiyacı
SilApartmanlar, insanlık ilişkilerini kaybettirdi. Herkesin ihtiyacı olan yerler ağaçlık, kendi ekip biçtiğin topraklarla yaşamak...👍
YanıtlaSilEvet ya, ilerisi için en büyük hayallerimden böyle bir yaşam
SilNeresi orası, harika...
YanıtlaSilben de küçük yerleri çok seviyorum hatta son yazımda biraz bundan dert yakındım :)
Ben de beklerim blog'uma, sevgiler :)
Merhabalar, hemen geliyorum :)
SilÇok keyifle okudum Taha ve de çok takdir ettim seni. Bulunduğun yaşta bu güzellikleri görmek, bu çalışmalara katılmak gerçekten bir meziyet. Yürekten kutluyorum seni.
YanıtlaSilÇok güzel bir yorumdu, çok mutlu ettiniz, teşekkürler :)
SilNe güzel cennet bahçesi gibi bir yermiş burası böyle. İnsan doğadan uzaklaştıkça daha umutsuz daha karmaşık bir hale geliyor. İmkanınız varsa mutlaka buraya sık sık çıkın gidin derim. Ben Silivri'ye taşındığımdan bu yana İstanbul'un merkezinde Şişli'de geçirdiğim günlere nasıl tahammül ettiğime inanamıyorum. Sessiz ve sakin buralar ve doğa var. Şimdi çok daha iyiyim. Bu arada salyangozlar gerçekten sevimli canlılar. Yağmur yağınca ortaya çıkarlar hep. Hatta birilerinin ayağının altında ezilmesinler diye alıp kenara koyarım onları hep. Teşekkürler bu keyifli yazınız için. Sayenizde gitmiş kadar olduk.
YanıtlaSilKıymetli yorumunuz için ben teşekkür ederim Gülhan Hanım. İleride burada yaşamak isterim tabi ki, sakinlik ve doğa en güzeli. Siz de çok iyi yapmışsınız.
SilKöyde büyüyen biri olarak yazınızı soluksuz okudum. Kış hazırlıklarını hatırlamadım, çokmu yaşlıyım ne :) Şaka bir yana köy insana terapi gibi geliyor.
YanıtlaSilGerçekten öyle, orayla uğraşması ayrı bir zevk. Yorumunuz için çok teşekkürler :)
SilBu yayınını görüp okudum fakat yorum yazamamıştım. İçimde kaldı. Gelip tekrar yazmak istedim. Gerçekten çok özlediğim yerler, tatlar. Bizim köyümüz olmadığı için böyle böyle yazılar ve anlatılarla kendimi avutuyorum. Ellerine sağlık, bu tarz yazılarını beklerim. :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim ya :) elimden geldiğince yazarım, hasret gider bol bol ;)
Sil