Mim #01 | Edischar

Sizleri Mrs. İç Disiplin ile tanıştırayım, Edischar. İç disiplini artırma amacıyla açtığı blogunda şu sıralar çok aktif ve gerçekten okunası yazılar paylaşıyor. Son yazısında ise bir mim paylaştı. Kendisinin ve beni etiketlemesi dolayısıyla benim ilk mimim bu. Sorduğu soruları kendi tecrübelerimle ve tüm samimiyetimle cevapladım. Hadi başlayalım:

1.Belki işsizlik süreci geçirdiniz, ya da yeterince hala boş vaktiniz var.

Bu olabildiğince boş vakitte neler yaparsınız?

Mezun olduktan sonra 3 ay kadar boş kaldığım vakit oldu. Üniversite sonrası boşluk ve ne yapacağım hissinin yanında biraz da özgürlük hissetmiştim. Ondan önceki yaz tatilleri ve bu dönemde de ilk yaptığım şey yeni dizilere başlamak oldu. Hatta gece gündüz izleyip soyutlandığım zamanlar bile olmuştu. Bu sebeple her zaman ilk seçeneğim dizi izlemek.

Ayrıca her sabah koşmak gibi bir delilik de yaptım, ama uzun soluklu olmadı maalesef.  

Boş vakitler, insanın kendini bulmasına yardım eder bence. Geç kalkmak, rahatça kahvaltı edebilmek, dinlenmek, gezmek güzel hissettirebiliyor. Ancak zamanla sıkıcı olmaya başlayınca depresyona bile götürüyor insanı.

Tabi bir de bu özgürlük hissi belli süre sonra gelece kaygısına dönüşüyor. Mesleki özelliklerimi geliştirmek için bu dönemde İngilizce kursuna gitmiştim ancak kesinlikle tavsiye etmem. Nedenini 4. soruda cevaplayacağım.

2.Motivasyonla ilgili bir blog olduğum için, plan yapma, ajanda tutma gibi konularda fikirlere ihtiyacım var.

Gününüzü nasıl planlıyorsunuz?

Uzun vadeli planlamalarım genelde başarısız oluyor. Ama tez canlı birisi olduğum için de son dakikaya sıkıştırmayı hiç sevmem. Orta karar bir şeyler yapıyorum işte. Ayrıca unutkan biriyim bu yüzden not almayı severim. Hatırlatacak bir şeylerin olması hep yardımcı olur bana.

Planlamayla ilgili bir metot bilmiyorum ama gün içindeki işleri başarıyla gerçekleştirmek için bir metot biliyorum. Pomodoro… Az ama sık ye mantığının bir değişik versiyonu. 25 dakikalık çalışmayı 5 dakikalık mola takip ediyor. 30 dakikalık bu sürece 1 Pomodoro deniliyor. Artarda 4 Pomodoro yaptığınız takdirde ise 30 dakikalık büyük molayı hak ediyorsunuz. Sıkılmadan ve bolca mola vererek işleri halletmek için ideal bir yöntem bence :)

3.Hedefler büyük önem arz ediyor. Çünkü insanı gaza getiriyor.

Hedefleriniz var mı? Varsa neler?

Hedeflerim, hayallerim, beklentilerim elbette var. İlki, akıcı bir şekilde İngilizce konuşmak. Bunun için bu aralar çok çaba sarf etmesem de özgüvenli bir şekilde İngilizce konuşabildiğimi görmeyi çok arzuluyorum.

Gelecek adına da bazı hedeflerim var. Yüksek lisansı ve görev aldığım projeyi başarıyla tamamlamak. Bunun için geliştirmem gereken bazı özellikler var. Tüm bunlarla beraber, başarılı bir mühendis olmayı ve önemli yerlerde kayda değer işler yapmayı hedefliyorum.

Belirli bir maddi özgürlüğü elde edince de mutlu bir yuva kurmayı hedefliyorum. Ardından görmek istediğim onca yeri, sevdiğim insanla gezmeyi hayal edip mutlu oluyorum :)

4.Bu da kişisel bir soru. Şu an ingilizcemi geliştirmeye çalışıyorum lakin çalışırken çok sıkılıyorum. Kurs veya okula gitmeden nasıl ilerleyebilirim. Şu an intermediate seviyesini ilerletmeye çalışıyorum. Bir işe girince ben intermediate'ım diyebilmeliyim. İlk hedef bu.

İngilizce nasıl geliştirilir?

Kelin ilacı olsa önce kendi başına sürer ancak yine de iki kelam edelim :) İngilizcenin akademik ve sosyal olmak üzere iki boyutu var. Yüksek lisans için YDS-Yökdil çalıştığım günler çok sıkıcıydı. Bunun için tavsiyelerim, bol bol kelime ezberlemek. Ne kadar çok kelime o kadar yüksek puan demek (Tecrübeyle sabit). Ayrıca online kurs olan Remzi Hoca’ yı da tavsiye ederim.

Gelelim akıcı konuşma konusuna. İngilizce kursları bunun için gereksiz kalıyor bence. Geçen sene hayatımda ilk kez gitmiştim. Seviye belirleme sınavından önce, daha önce hiç eğitim almadığımı söylediğimde beni başlangıç grubu için düşünüyorlardı. Sınavdan sonra Pre-Int grubuna yerleşmiştim. Nasıl olduğunu sorduklarında dizi izlediğimi söyledim.

Fark etmesek de yabancı diziler gerçekten etki ediyor. En azından kulağımız gelişiyor. Bunun ikinci aşaması ise Türkçe altyazı yerine İngilizce altyazıyla izlemek. Bazen Youtube’ da TedTalks videoları açıp İngilizce altyazı ile izliyorum, böylece hem görsel hem işitsel ilerleme oluyor.

Tabi bunlar da tek başına yetersiz. En önemlisi birisiyle konuşmak. Bunun için çok araştırma yaptım ve bir Whatsapp grubu buldum. Değişik milletlerden insanlar, grupta birbiriyle konuşuyor. Buradan birkaç kişiyle hem mesajlaşma olarak hem de sesli arayarak iletişim kurmuştum. Öyle ki birisi ödevimde bana yardım bile etmişti.

Grubun linkini buraya ekliyorum. Şu sıralar pek aktif değil ama belki sizler can getirirsiniz. Buradan bir speaking friend bulup pratik yapabilirsiniz. Umarım faydalı olur.

https://chat.whatsapp.com/BMaIQPEzb4O89Bjjx6A2YZ

Eğer siz de bu sorular hakkında birkaç şey yazmayı düşünürseniz, ister yorumda ister kendi blogunuzda cevaplayabilirsiniz. Artık teşekkür ederek yazıyı sonlandırma zamanı. Daha fazlası için Edischar’ ı takip edebilirsiniz :) Teşekkürler…