Ağaç Ev Sohbetleri #21



En son 6. haftada bıraktığım ağaç eve 21. haftada geri dönmek çok heyecanlı. Bu kadar süre geçmesine rağmen çoğu kişi tarafından aynı heyecanla yazılması da beni çok mutlu etti. Sevgili Deeptone bu haftanın konusu için gerçekten çok güzel bir öneri getirmiş. Ağaç Ev Sohbetlerinin bu haftaki sorusu şu şekilde: "Yeni mi, eski mi? Yeniyi mi seversiniz, eskiyi mi? Eski düşünceler, müzikler, filmler, kitaplar, eşyalar, duygular mı yoksa yeniler mi? Dün mü bugün mü? Geçmişi mi özlersiniz, bugünü mü yaşarsınız? Nostaljik misiniz, güncel mi? Yeniliklerden yana mısınız, eskiyi mi korursunuz?"

Bu soruya nasıl cevap verebilirim diye düşünürken içimdeki muhafazakar taraf baskın geldi. Yeni şeyler denemeye o kadar da cesaretli değilimdir. Örneğin bir film izlemek istediğimde yarım saatim film seçmekle geçer ardından daha önce izlediğim ve çok sevdiğim bir filmi izlemeye karar veririm. Belki de hiç bilmediğim bir filmi seçip beğenmeme riskini göze alamıyorum, garantiye oynuyorum.

Çok sevdiğim bazı kafeler var mesela, dışarıda eminim onlardan çok daha güzel yerler var ancak alışmışım bir kere, seviyorum da zaten, yeni yerler keşfetmeye ne gerek var diyorum.

Aslında bu düşünce tarzı bir yerde kendisiyle paradoksa giriyor. Sonuçta şu anda severek gittiğim mekanlar geçmişte ilk kez keşfedilmişti ve benim için bir yenilikti. Tüm o sevdiğim filmler, geçmişte ‘hadi bi yenilik yapıp bu filmi izliyim’ dememle aklıma kazınmıştı. Müzikler de aynı şekilde…

Yani demem o ki yeni şeyler her zaman daha heyecan verici. Ama yazıya başlarken muhafazakar tavrımdan bahsedip bu sonuca varmam da ayrı bir çelişki oldu :)

Yeniliğin bu kadar heyecan verici olması geçmişin görkeminden de pek bir şey almıyor tabi ki. Şahsen ben geçmişi özleyen insanlardanım. Bazen bunaldığım anlarda çocukluğumu, sokakta top oynadığım günleri, lise yıllarımı düşünüp kendimi iyice depresyona sokabilirim.

Her şey yaşandı bitti, hem de üzerinden çok hızlı geçti yıllar. Önümüzde ne kadar olduğunu bilmesek de daha yaşanacak çok şey var, dinlenilecek müzikler, izlenecek filmler, okunacak kitaplar, umut ve heyecan dolu günler…

17 yorum:

  1. Düşüncenize yakın hissettim kendimi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şeyin kendine has güzelliği var, siz de bunu bilen insanlardansınız :)

      Sil
  2. Benim yüzüm yeniye daha dönük sanki, 😇

    YanıtlaSil
  3. Bu hafta da güzel bir konu... 6'dan 21'e :)

    YanıtlaSil
  4. Ben de bazen ikilemde kalıyorum: Yeni bir yere mi gitsek yoksa bildiğimiz bir yere gidip hiç strese girmesek mi? Gittiğimiz yerde hep yediğimizi mi yesek farklı bir tat mı denesek? Sanırım olay biraz "güven duygusu" ve "macera ruhu" arasında bir çatışmaya dönüşüyor bazen :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olay kesinlikle son cümlenizdeki gibi ve bende güven duygusu baskın oluyor. Konfor alanımı çok genişletemiyorum :)

      Sil
  5. eskiyle başlayıp yeniyle bitirmişsin. kafan karışık seniiin hihihi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Deep ya, yazarken kendimle çeliştim ama bir türlü karar veremedim :D

      Sil
  6. Hatıralar elbette önemli. Ben sanırım an’ı yaşıyorum. :)

    YanıtlaSil
  7. İnsan başka görüşleri okuyunca illa ki ufak da olsa etkilenebiliyor. Ben de senin taktiğini uyguluyorum :)

    YanıtlaSil
  8. Yeni bir şeyler konusunda ben de pek cesaretli değilimdir. Hep eskileri ararım bir şeylerin değişmesi beni tedirgin ediyor. Eski şeyleri hatırlar ve mutlu olurum hep eskiyş arıyorum. Ama eskide takılıp kalmak günümüz için en kötü şeylerden biri hele ki kendimizi geliştirmek istiyorsak🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet aslında bir şeklde çağı, teknolojiyi yakalamak önemli, eski ve güzel dediğimiz şeyler ise daha çok bir anı, bir eser gibi içimizi hoş eden şeyler :)

      Sil
  9. Çiğli Demirdöküm Servis olarak yazılarınızı beğeni ile takip ediyoruz ve başarılar diliyoruz....

    YanıtlaSil
  10. Yazınızı keyifle okudum 😊

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.